Bursa’da meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki deprem, Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük depremle ilgili endişeleri yeniden gündeme getirdi. Depremin 7,74 kilometre derinlikte gerçekleştiğini açıklayan AFAD, herhangi bir can ya da mal kaybı yaşanmadığını duyurdu. Ancak uzmanlar, bu sarsıntının önemsenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Bursa Depremi, Marmara Depreminin Habercisi mi?
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, depremin ardından yaptığı açıklamalarda Bursa’da aktif fay hatlarının bulunduğunu ve bu tür depremlerin uyarıcı nitelikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Tüysüz, özellikle Bursa’nın tarihi boyunca iki büyük yıkıcı depreme sahne olduğunu hatırlattı.
1855’te yaşanan depremler:
Tüysüz, 1855 yılında Bursa’da gerçekleşen iki yıkıcı depremin büyüklüğünün tam olarak bilinmese de 7 civarında olduğunun tahmin edildiğini ifade etti. Bu depremlerin üzerinden yaklaşık 200 yıl geçtiğini belirten Tüysüz, “Bu depremin büyük bir deprem belirtisi olduğunu söylemek şu anda mümkün değil,” dedi.
Marmara Depremi Tetiklenir mi?
Bursa’nın Nilüfer ilçesinde meydana gelen depremin Marmara Bölgesi’ndeki beklenen büyük depremi tetikleyip tetiklemeyeceği de tartışma konusu oldu. Tüysüz bu konuda, “Bu deprem Marmara depremini tetiklemez, ancak Bursa için ciddi bir uyarı niteliğindedir. Bursa’da aktif fay hatları var ve bu nedenle kentte deprem önlemlerinin hızla alınması gerekiyor,” ifadelerini kullandı.
Naci Görür: “Uluabat Fay Zonu Stres Biriktiriyor”
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür de Bursa’da yaşanan depremle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Depremin Uluabat Fay Zonu üzerinde gerçekleştiğine dikkat çeken Görür, bu fay hattının yavaş bir şekilde stres biriktirdiğini belirtti.
1855’te Bursa’yı etkileyen büyük depremleri hatırlatan Görür, bu fayların gelecekte ne zaman deprem üreteceğini bilmenin şu an mümkün olmadığını söyledi ve bölgedeki fayların detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Uzmanlardan Bursa ve Çevresine Uyarı
- Hem Tüysüz hem de Görür, Bursa gibi fay hatlarının geçtiği bölgelerde deprem önlemlerinin bir an önce alınması gerektiğini belirtti. Uzmanlar, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılmasının ve yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesinin hayati öneme sahip olduğunu dile getirdi.