18 Şubat 1952, Türkiye için tarihi bir dönüm noktasıydı. Bu tarihte düzenlenen törenle Türkiye, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğine kabul edildi. Türkiye’nin NATO’ya katılma taahhüdü, dönemin Dışişleri Bakanı Mehmet Fuat Köprülü’nün öngörüsünün doğruluğunu kanıtladı. Türkiye, NATO üyeliği ile birlikte ittifakın güneydoğu kanadını güçlendirirken, aynı zamanda askeri personel açısından da önemli bir konuma geldi. Bugün, Türkiye, NATO içinde en çok askeri personele sahip ikinci ülke olma özelliğini taşıyor.
Türkiye’nin NATO’ya olan katkısı sadece askeri personel sayısı ile sınırlı değil. Türkiye, harekatlar ve çeşitli misyonlara verdiği destekle de ittifaka önemli katkılar sağlamaya devam ediyor. Özellikle terörle mücadele konusunda, Türkiye NATO’nun en etkin üyelerinden biri olarak ön plana çıkıyor. DEAŞ, El-Kaide, PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerine karşı kararlılıkla mücadele eden Türkiye, ittifakın Kosova Gücü, Irak Misyonu ve Daimi Deniz Görev Grubu gibi önemli görevlerinde de aktif rol alıyor.
Ayrıca Türkiye, geliştirdiği yerli ve milli teknolojilerle NATO’ya katkı sağlayan ülkeler arasında yer alıyor. NATO’ya entegre edilen yerli savunma sistemleri ve ürünleri, ittifakın stratejik gücünü artırıyor. Türkiye’nin bu katkıları, sadece askeri gücüyle değil, aynı zamanda teknolojik gelişmeleriyle de NATO’nun küresel güvenliğine önemli bir destek sağladığını gösteriyor.